Kendini beğenmiş ve kibirli insanlar, genellikle sorgulama veya eleştiriye tahammül edemezler. Gerçeğe ve hatta nezaketli bir karşı görüşe bile öfkeyle tepki verirler. Onlar, fikirlerini kabul etmeyen ve riayet göstermeyenleri aşağılamaya ve sindirmeye çalışan zorbadırlar. Bu kibirli ve küstah insanlar, kendilerini diğer insanlardan üstün hisseder ve ayrıcalıklı bulurlar. Söz konusu bu “kendine hak görme” ve başkalarına yukardan bakıp aşağılama arzusu; onların (ortak) karakteristik özelliği olan öfke, eleştiriye tahammülsüzlük ve zorbalık davranışlarını açıklar.
Normal koşullarda, konuşmacılar doğru olduğunu iddia etikleri bir şeyi ifade ettiklerinde, muhataplarına karşı bir sorumluluk alır ve bunun karşılığında da onlardan saygı çerçevesinde bir muamele bekleme hakkına sahip olurlar. Konuşmacılar muhataplarına karşı samimi olmakla, öne sürdükleri iddiaların doğru olduğuna inanmak için ellerinde iyi sebepler olmasıyla ve mevcut fikirlerine yönelik meşru meydan okumalara karşı bu fikirleri savunmaya hazır olduklarını göstermekle mükelleftir. Fakat kibirli insanlar, mevcut görüşleri aleyhine hiçbir itiraz hiçbir zaman için meşru değilmiş gibi davranır. Yani, iddialarının, karar verme noktasında (veya değerlendirme ve hükme bağlama hususunda) sanki özel bir otoritesi varmış gibi davranırlar.
Bazı durumlarda kimi insanların karar verme, konuyu bağlama ve sonuca erdirmeye davet edildiği durumlar vardır: Bunlar; jüri veya hakemlik rolleri gereği kişilerin, mevcut meselenin aslına dayanan fakat topluluğun diğer üyeleri tarafından tartışmaya açık olmayan iddialarda bulunma konusunda eşsiz bir yetkiye sahip oldukları durumlardır. Genellikle, verilen kararlara itiraz etmek için belirli bir prosedür vardır ve bu kararlar diğer alışılagelmiş kararlardan farklıdır. Yalnızca özel otoritelerin bu kararları nihayete bağlama ve sonuçlandırma yetkisi vardır.
Kibirli insanlar, sözüm ona sahip oldukları üstünlüklerinden dolayı, kendilerini ayrıcalıklı ve özel otoriteler olarak görürler. İşte bu yüzden de sorgulanmayı gayri meşru görürler. Diğer yandan, onlara yönelik eleştirileri aşağılayıcı bulurlar, çünkü bu, sözüm ona iddia edilen otoriterliklerinin kabul edilmesi noktasındaki bir başarısızlığı (veya yenilgiyi) gösterir. Dolayısıyla da bu duruma öfkeyle karşılık verirler. Öfke; birine/birinin değer verdiği bir şeye kasıtlı olarak zarar verdiği (veya saygısızlık yaptığı) algılanan kişiye yöneltilen olumsuz bir duygudur. Bu duyguya misilleme yapma veya ödeşme (veya intikam alma) hırsı da eşlik eder. Kibirli insanlar, eleştiriyi aşağılayıcı ve küçük düşürücü bulurlar; çünkü bu (onlar için), kibirli kişiye herhangi sıradan bir insanmış gibi davranmakla eşdeğerdir. Kibirli insanlar, herhangi bir sıradan insan olmadıklarını düşünürler. Üstün olduklarına inanır ve böyle de muamele görmek isterler.
Tehdit, gözdağı verme ve aşağılama, kibirli insanların öfkeyle misilleme yapma yöntemleri arasında yer alır. Bu davranışlar, diğer insanların statüsünü aşağı çekmek için tasarlanmıştır ve bu sebeple de, kibirli insanların toplum içindeki üstün konumlarını muhafaza etmelerinin en etkili (ve özellikle başvurulan) yollarıdır. Gözdağı ve tehditlere maruz kalan kişiler, gelecekteki tatsız deneyimlerden kaçınmak için, çoğunlukla susarak ve kendilerini sansürleyerek yanıt verirler. Bu kişiler, çekingen (olabilir) ve üstün bir statüyü küstahça savunmaya çalışanlara karşı meydan okuma cesaretinden yoksun olabilir. Aşağılamanın da buna benzer etkileri vardır. Aleni bir şekilde aşağılanmış olanlar, buna direnecek cesareti nadiren bulabilirler. Bunun yerine, halka açık bir şekilde azarlanmaktan utanç duyarlar. Onlar için böylesi bir muameleye maruz kalmak, sıklıkla, olumsuz bir etki olarak öz-saygılarının düşmesine sebep olur. İşte bu nedenden dolayı sindirme ve aşağılama, özellikle de başkalarını aşağı çekip kendilerine üstünlük sağlamak isteyenler tarafından benimsenen etkili taktiklerdir.
Peki ama kibirli insanlar niçin başkalarını aşağılamaya bu kadar hevesli ve eğilimidir? Niçin bu kadar öfkeliler? Aristoteles’in Retorik 1379a 49- 1379b 2’de ifade ettiği gibi cevap, onların güvensizliklerinde yatıyor. Bu apaçıktır, çünkü kibirli olan insanlar üstün veya benzersiz bir otoriteleri olmadığını içten içe bilirler; bu yüzden de diğer insanlara zorbalık yaparak, kırılgan hallerini agresif bir şekilde savunma ihtiyacı hissederler. Bundan dolayı da kibirli kişiler, genellikle, özen gösterdikleri titiz rasyonelleştirmelerle meşgul olur. O kadar da özel olmayabilecekleri şüphesini bastırmak için nihayetinde sürekli olarak egolarını beslemeleri gerekir.
Normal koşullarda, konuşmacılar doğru olduğunu iddia etikleri bir şeyi ifade ettiklerinde, muhataplarına karşı bir sorumluluk alır ve bunun karşılığında da onlardan saygı çerçevesinde bir muamele bekleme hakkına sahip olurlar. Konuşmacılar muhataplarına karşı samimi olmakla, öne sürdükleri iddiaların doğru olduğuna inanmak için ellerinde iyi sebepler olmasıyla ve mevcut fikirlerine yönelik meşru meydan okumalara karşı bu fikirleri savunmaya hazır olduklarını göstermekle mükelleftir. Fakat kibirli insanlar, mevcut görüşleri aleyhine hiçbir itiraz hiçbir zaman için meşru değilmiş gibi davranır. Yani, iddialarının, karar verme noktasında (veya değerlendirme ve hükme bağlama hususunda) sanki özel bir otoritesi varmış gibi davranırlar.
Bazı durumlarda kimi insanların karar verme, konuyu bağlama ve sonuca erdirmeye davet edildiği durumlar vardır: Bunlar; jüri veya hakemlik rolleri gereği kişilerin, mevcut meselenin aslına dayanan fakat topluluğun diğer üyeleri tarafından tartışmaya açık olmayan iddialarda bulunma konusunda eşsiz bir yetkiye sahip oldukları durumlardır. Genellikle, verilen kararlara itiraz etmek için belirli bir prosedür vardır ve bu kararlar diğer alışılagelmiş kararlardan farklıdır. Yalnızca özel otoritelerin bu kararları nihayete bağlama ve sonuçlandırma yetkisi vardır.
Kibirli insanlar, sözüm ona sahip oldukları üstünlüklerinden dolayı, kendilerini ayrıcalıklı ve özel otoriteler olarak görürler. İşte bu yüzden de sorgulanmayı gayri meşru görürler. Diğer yandan, onlara yönelik eleştirileri aşağılayıcı bulurlar, çünkü bu, sözüm ona iddia edilen otoriterliklerinin kabul edilmesi noktasındaki bir başarısızlığı (veya yenilgiyi) gösterir. Dolayısıyla da bu duruma öfkeyle karşılık verirler. Öfke; birine/birinin değer verdiği bir şeye kasıtlı olarak zarar verdiği (veya saygısızlık yaptığı) algılanan kişiye yöneltilen olumsuz bir duygudur. Bu duyguya misilleme yapma veya ödeşme (veya intikam alma) hırsı da eşlik eder. Kibirli insanlar, eleştiriyi aşağılayıcı ve küçük düşürücü bulurlar; çünkü bu (onlar için), kibirli kişiye herhangi sıradan bir insanmış gibi davranmakla eşdeğerdir. Kibirli insanlar, herhangi bir sıradan insan olmadıklarını düşünürler. Üstün olduklarına inanır ve böyle de muamele görmek isterler.
Tehdit, gözdağı verme ve aşağılama, kibirli insanların öfkeyle misilleme yapma yöntemleri arasında yer alır. Bu davranışlar, diğer insanların statüsünü aşağı çekmek için tasarlanmıştır ve bu sebeple de, kibirli insanların toplum içindeki üstün konumlarını muhafaza etmelerinin en etkili (ve özellikle başvurulan) yollarıdır. Gözdağı ve tehditlere maruz kalan kişiler, gelecekteki tatsız deneyimlerden kaçınmak için, çoğunlukla susarak ve kendilerini sansürleyerek yanıt verirler. Bu kişiler, çekingen (olabilir) ve üstün bir statüyü küstahça savunmaya çalışanlara karşı meydan okuma cesaretinden yoksun olabilir. Aşağılamanın da buna benzer etkileri vardır. Aleni bir şekilde aşağılanmış olanlar, buna direnecek cesareti nadiren bulabilirler. Bunun yerine, halka açık bir şekilde azarlanmaktan utanç duyarlar. Onlar için böylesi bir muameleye maruz kalmak, sıklıkla, olumsuz bir etki olarak öz-saygılarının düşmesine sebep olur. İşte bu nedenden dolayı sindirme ve aşağılama, özellikle de başkalarını aşağı çekip kendilerine üstünlük sağlamak isteyenler tarafından benimsenen etkili taktiklerdir.
Peki ama kibirli insanlar niçin başkalarını aşağılamaya bu kadar hevesli ve eğilimidir? Niçin bu kadar öfkeliler? Aristoteles’in Retorik 1379a 49- 1379b 2’de ifade ettiği gibi cevap, onların güvensizliklerinde yatıyor. Bu apaçıktır, çünkü kibirli olan insanlar üstün veya benzersiz bir otoriteleri olmadığını içten içe bilirler; bu yüzden de diğer insanlara zorbalık yaparak, kırılgan hallerini agresif bir şekilde savunma ihtiyacı hissederler. Bundan dolayı da kibirli kişiler, genellikle, özen gösterdikleri titiz rasyonelleştirmelerle meşgul olur. O kadar da özel olmayabilecekleri şüphesini bastırmak için nihayetinde sürekli olarak egolarını beslemeleri gerekir.